Yeşil Mürekkep - Osman Balcıgil | Kitap Yorumu

Temmuz 27, 2017
Yazar : Osman Balcıgil
Türü : Biyografi
Yayınevi : Destek Yayınları
Basım Yılı : 2016
Sayfa Sayısı : 408
Baskı Türü : Karton Kapak
Seri Durumu : -


"Dünyayı yaşanılmaz bir hale getiren insandı."


ARKA KAPAK
Sabahattin Ali, Bulgaristan'a kaçmasını sağlayacak kişinin istihbarat ajanı olduğunun farkına varamadı. Kendisini, adı ölüm olan o dipsiz kuyuya bıraktı.

"Kuyucaklı Yusuf", "İçimizdeki Şeytan", "Kürk Mantolu Madonna", bir dolu öykü ve çoğu şarkı olacak şiirler yazamayacaktı artık. Devlet eliyle öldürülecek, "Ankara" isimli yeni romanı da yarım kalacaktı. Başkentte devletin acımasız çarklarının nasıl döndüğünü, siyasilerin ve bürokratların kirli ellerinin nerelere uzanabildiğini yazacaktı mümkün olsa.
Yazamadı.

Başına indirilen bir odun parçasıyla, kanlar içinde yığıldı yere. Yeşil mürekkepli dolmakalemi düştü cebinden. Çantasından, yeni romanının sayfaları savruldu etrafa. Yazıları yetim kalmıştı. Biricik kızı Filiz de öyle. Gözleri bir daha açılmamak üzere kapanırken, cüzdanında güzel Aliye'nin fotoğrafları da ağlıyordu.

Kısacık bir hayata, nesilden nesile miras kalacak eşsiz eserler sığdırmayı başarmış, vatansever bir aydındı Sabahattin Ali. Yazılarıyla haksızlığa, baskıya ve dayatmalara başkaldıran, aşka âşık bir sevda adamıydı.

"Ela Gözlü Pars Celile"nin yazarı Osman Balcıgil'in kaleminden dökülen "Yeşil Mürekkep" acılı kuşağın mücadelesini tarihe not düşen emsalsiz bir roman.


Daha önce Sabahattin Ali'nin hayatı hakkında birkaç şey okumuştum. Degilerde, bloglarda vs. fakat bu okuduğum kitap onlara oranla çok ama çok iyiydi. Sabahattin Ali'yi her şeyiyle ele almıştı. Sadece düşünceleri  değil, düşüncelerinin bu hale gelmesindeki çevresel etkenleri, insanları bir bir ele almış, üstelik öyle üstün körü bir şekilde değil epey derinlemesine. Bu her satırında fark ediliyor ki yazar çok büyük bir emek harcamış. Satırlar üzerine eklenen ek bilgiler vs.
***
Sabahattin Ali yaşadığı dönem boyunca çok ilerisini düşünmüş sürekli hükümetin yaptığı şeyler üzerinde yazılar yazdığı için ömrünün neredeyse yarısını hapishanede geçirmiş. Bu dönem boyunca hapishane yaşamını içerideyken nelerle uğraştığını aklından neler geçirdiğini az çok kitapta görüp fikir sahibi oluyoruz. Ucu siyasete dayandığı için kafamda acaba rahatsız olur muyum? düşünceleri dolanmaya başlarken okuyunca yazarın bunu saptırarak değil dozunda verdiğini gördüm. Bu da beni sevindiren noktalardan birisi oldu. Bir diğer nokta ise tamamen önceki yaşamla ilgili olan yazarların hep bir arada olup birbirlerine destek olmasını okuduğum satırlardı. Yakın zamanda LYS çalıştığım için kitapta geçen çoğu yazar ve gazeteciyi tanıdığım için vay be! oda mı destek vermiş? Sabahattin Ali onu da mı tanıyormuş? Ne hoş o da mı o dönemde yaşamış? Kesinlikle yanlış yüzyılda doğmuşum. demekten ve arkadaşlıklarından etkilenmemekten geri kalamadım. En çok hoşuma giden kısım ise şüphesiz Nazım Hikmet'in olduğu bölümlerdi. İki usta yazarın aynı topluluğa mensup olduğunu biliyordum fakat bu kadar yakın olduklarını düşünmemiş en azından kitabı okuyana kadar böyle bir arkadaşlık yaptıklarını bir yerde duymamış veya okumamıştım. Açıkçası size de oluyor mu bilmiyorum -fakat bende epeyce olur- çok sevdiğiniz kişiler hayatlarının bir yerinde yolları birbirleriyle kesişince sanki siz de onlarlaymışçasına bir gurur ve bir hüzün barındırırsınız içinizde. Bende bu ikilinin birbirlerini destekledikleri sahneleri izlerken adeta böyle hissettim. 
****
Yazarın yormayan ve okuduklarınızı yavaş yavaş hazmetmenizi sağlayacak bir yazım dili var. Bölümler kısa olmasına karşın öyle haldur huldur da okuyamıyorsunuz. Her satırı kafanızda önce bir tartıp biçiyor sonra da doğruluğunu sorgulama hissiyatına kapılıyorsunuz. Doğruladıktan sonra yeni bölümü okuyup aynı şeyi ona uyguluyorsunuz. Şimdi bazılarınız aklına bu biyografi  türünde bir roman değil mi buna ne gerek var? sorusu yankılanacaktır. Çok da hakılısınız bunu düşünmekte. Onu da şöyle açıklayayım:
 Yaşı büyük olan arkadaşlarım bu konuda benden daha kolay bir okuma gerçekleştireceklerdir fakat ben yaşım itibariyle Sabahattin Ali'nin yaşadığı dönemdeki olaylara pek hakim olamadığım için biraz üzerinde düşünerek kitaba devam etme gereksinimi duydum. Kitapta tarih derslerinde görüdüğümüz boyutuyla bir tarih ele alınmadığından beynimde tartım biçtim ve sonra yeni bölüme geçtim. 
Yazar bu konuda da bence övgüyü hak ediyor. Adeta o dönemde yaşamışcasına olayları güzel bir bakış açısıyla yansıtmış. Altta verilen ek bilgilerle harika bir desteklenme yapılmış. Ve kitabın sonunda ölümünün anlatıldığı kısım.. Tek söyleyebileceğim şey gözyaşlarımı tumakta epey zorlandığım ve ağladığım. Bu da kitaba ne kadar kendimi kaptırıdığımın ve yazarın başarısının kanıtıdır. Durum böyle olunca çok da zorlanmadan kitabı bitiriveriyorsunuz. 
Yorumun yavaş yavaş sonuna gelirken bana göre bu kitabı neden okumalısınız onlardan bahsedip yorumu sonlandıracağım.
-Sabahattin Ali'nin yaşadığı dönem ve onu etkileyen insanlar hakkında fikir sahibi olmak için,
-Gereksiz ayrıntılardan kaçınılımış ve dozunda bir anlatıma sahip olduğu için,
-En çok da Sabahattin Ali'yi çok iyi anlattığı için okumalısınız diyorum.

Kitaba puanım : 5/5

Yeni yorumlarda görüşmek dileğiyle. 

İLETİŞİM ADRESLERİM :
gncarazz@gmail.com


Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.